Photo Sharing and Video Hosting at Photobucket █I▓▐►●●●мαηηαg●●●◄▐▓I█I▓▐►●●●ѕαмєt●●●◄▐▓
www.htmlkod.tr.gg
Cursors
>>>M-9-H<<<
   
  EDEBİYAT&DIL ANLATIM
  ÖSS PARAGRAF  anlatım ozellıklerı
 

Bir dü

şünce etrafında bir araya gelmiş cümleler topluluğudur paragraf.

 ANLATIM ÖZELLİ

KLERİ

1.DURULUK:Parçada gereksiz sözcük kullanı

lmamasıdır.

ÖR: Öğ

renmeye yoğun bir istek duyduğu için ödevlerini her gün.

 2.YALINLIK (SADELİ

K-süslü,ağdalı): Sanatlı söyleyişlerden, süsten uzak durmaktır.Gereksiz ayrıntılara, sanatsal söylemlere girilmez.

ÖR:Yüreğ

ini bıçak gibi dilim dilim kesen bir çaresizlik içindeydi artık.

  →Artı

k çaresizdi.

 3.AÇIKLIK (kapalı

lık):Bir konunun herkesin anlayabileceği, aynı anlamı çıkarabileceği biçimde aktarılmasıdır. Farklı yorumlara  açık değildir.

ÖR:Ben senden çok zarar gördüm.

 4.AKICILIK (pürüzlü ) :Söyleyi

şin pürüzsüz olması, bir yazının kolayca ve zevkle okunmasıdır.Uzun cümlelerde aynı hece ve eklerin tekrar edilmesi  akıcılığı bozar.

 5.DOĞ

ALLIK:Yapmacıklıktan, zorlama ifadelerden, yapay dil ve anlatımdan uzak durmaktır.

6.İ

ÇTENLİK(SAMİMİYET): Düşünceleri bilimsel soğuklukla değil samimi ve sıcak bir dille anlatmaktır.

7.ÖZGÜNLÜK: Hiçkimseye benzememek, farklı

olmak; taklit ve kopyadan uzak durmak,basmakalıp ifadelerden vazgeçerek kendine has bir anlatım oluşturmaktır.

 8.ÖZLÜLÜK(DERİ

NLİK,YOĞUNLUK):Az sözle kapsamlı anlam ifade edilmesidir. /Atasözleri ve deyimler gibi.

El el ile ,değ

 9.SAĞ

irmen yel ile.LAMLIK/DOĞRULUK:Anlatımın dil bilgisi ve söz dizimi kurallarına uygun olarak yapılmasıdır.

 10.TUTRLILIK:Paragrafı

n kendi içinde çelişkiye düşmemesidir

 YERELLİ

K,ULUSALLIK,ETKİLEYİCİLİK…

Vs.

ÖRNEK  SORULAR:

 

1.Görülenleri, duyulanları

, düşünceleri süslü , yaldızlı sözler kullanmadan,yapmacıklığa düşmeden, anlaşılması güç, uzun cümlelere yer vermeden en kısa yoldan dile getirmek gerekir.Kıvrımlara , karışık yollara sapmadan derdimizi söyleyeceğimizi belirtmemiz gerekir.

            Bu parçada sözü edilen özellik hangisiyle adlandı

rılabilir?

A ) Yoğ

unluk      B ) Doğruluk              C ) Açıklık            D ) Yalınlık                 E ) Duruluk

2. Arkada

şlarına şöyle diyordu: “Okula gitmeyen arkadaşıyla kardeşini aradı.” Şimdi bunu nasıl anlamalıyız?Arkadaşıyla bir olup kardeşini mi aradı?Hem kimin kardeşi?Yoksa hem arkadaşını hem onun kardeşini mi aradı?Okula gitmeyen kimdi?

            Parçada ele

ştirilen cümlenin anlatımında eksik olan hangi özelliktir?

A ) Duruluk           B ) Açı

klık             C ) Yalınlık            D ) Sağlamlık         E ) Akıcılık

 3.İ

ki nokta arasındaki en kısa yol “doğru”dur.En mantıklı yolu seçmek, yapılacak en akıllıca, en “doğru” iştir demek!Atalarımız da : “Sağ elle sol kulağını gösterme.”buyurmuşlar.Gelelim örneğe: “Bütün fertlerinin günü resim yaparak geçirdiği bir Amerikalı aile var.”mı demeli,yoksa “Bütün fertleri günü resim yaparak  geçiren  bir Amerikalı aile var.” biçiminde mi kurmalı bu cümleyi?Böyle bozuk cümleler kuranların kalemlerini ellerinden kapıp    almalı diyorum!

Bu parçada yakı

nılan anlatım eksikliği hangisidir?

 A ) Duruluk          B ) Yoğ

unluk C ) Özlülük             D ) Doğruluk              E ) İnandırıcılık

 4. “

Şiirlerinde gereksiz sözcüklerden olabildiğine kaçınıyor.Sıfatlar, benzetmeler için de bu böyle.Okuyucuyu birtakım soyut, düğümlü sözcüklerle yorduğu da söylenemez.Öğretici bir hava taşımamalarına karşın, yine de bu şiirlerde bir eksiklik var:Başka şiirleri hatırlatıyor; bunları daha önce okumuş gibi bir duyguya kapılıyorsunuz.”diyen bir eleştirmenin sözünü ettiği şiirlerde bulduğu eksiklik nedir?

A ) Yalı

nlık                B ) İçtenlik C ) Yoğunluk            D ) Açıklık          D ) Özgünlük  

         (1982 ÖSS)

 

5.Yazarlı

kta ilk öğretmenim annemdir.Annem İstanbulluydu.Anadolu’yu yakından görüp tanımıştı.Halkın dil ve düşünce gerçeklerini içine iyice sindirmişti.Okur yazardı;ama gramer bilmezdi.Edebiyat bilgisi kıt bir kadındı.Sezgisi güçlüydü.Yazdıklarımı anneme okur, nasıl olduğunu sorardım.Yazdıklarımın kimi yerlerini “Burası olmamış.”diye eleştirirdi.Nedenini sorduğumda:“Böyle denmez de ondan.” derdi.

Parçaya göre yazarı

n annesinin, onun anlatımında bulunmasını istediği nitelik nedir?

A ) Doğ

allık              B ) Duruluk C ) Akıcılık               D ) Özgünlük           E ) Tutarlılık

 6. Klasik sanatçı

lar, az konuşur;ancak çok şey anlatırlar.İşe yaramayan ne varsa atarlar yazılarından.Onlarda parlak, şatafatlı  tek cümle bulamazsınız.Yeni bir şey söylemezler;ama söylediklerini sağlam

Söylerler.Tek tutukluk,tek pürüz yoktur onları

n eserlerinde.

            Parçaya göre klasik sanatçı

larda aşağıdaki anlatım özelliklerinden hangisi yoktur?

A ) Özlülük                B ) Duruluk C ) Akı

 

7. Güzel bir kadı

cılık               D ) Yalınlık                E ) Süslülüknın makyaja  ihtiyacı yoktur,Akıllı bir erkeğin pahalı ve şık elbiselere ihtiyacı olmadığı gibi.Bir elmanın tadı nasıl parlak kırmızısından ileri gelmiyorsa bir yapıtın da güzelliği parlak sözlerden ileri gelmez.

 Bu parçada a

şağıdaki anlatım özelliklerinden hangisi vurgulanmaktadır?

 A ) Yalı

8. Romanda anlatı

nlık                B ) Duruluk C ) Özlülük                D ) Akıcılık             E ) Özlülüklanları, yaşayan bir insan yazarsa nasıl sonuca ulaşır; yaşamadan ilgi duyan yazarsa ne türlü bir sonuca ulaşabilir?Ben diyorum ki:Eğer babalık sevgisini göstermek istiyorsak bir romanda, baba olan bir yazarsa , daha başarılı olur.Yoksa aşağı yukarı olur.

 Parçaya göre bir romanı

n anlatımında  bulunması gereken nitelik hangisidir?

 A ) Akı

 

cılık               B ) Doğallık C ) Özlülük                D ) Yalınlık             E ) ÖzgünlükŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI

 

1.Kar

 ÖR: Edebiyat tarihçisi bir eserin değ

şılaştırma:İki kavram, varlık veya olayın benzer ya da farklı yönleriyle ortaya konmasıdır.Genellikle“oysa,ise,daha,en” gibi ifadeler kullanılır.erini saptarken belgelere dayanarak onun  halk arasında yüzyıllarca nasıl tutunduğunu nedenleri ve sonuçlarıyla anlamaya çalışır.Oysa eleştirmen, doğrudan doğruya  kendisinin o eserden ne aldığı duygulanma  payını , kişisel beğeni ve kanısını eleştiriye katmadan elinden geldiğince nesnel bir biçimde düşünmek zorundadır.

 ÖR 2: Betimlemede anlatı

cı gördüklerini sözcüklerin yardımıyla okuyucuya tanıtır, görünür hale getirmeye çalışır.Öykülemede ise betimlemedeki cansız varlık ve nesnelere eylem kazandırmak vardır.Yalnız nesneler görünür hale getirilmekle yetinilmez; insanlar,eşyalar olayın içinde yer alır.

 ÖR 3. Günlük de anı

gibi bir kişinin yaşamından beslenen yazı türüdür..Anılardan ayrılan yanı, günlüklerin yaşarken yazılmış olmasıdır.Günlüklerin bakış açısı; şimdiki zamana,biraz da gelecek zamana dökülür.Oysa anıları yazanlar, gözlerini geçmişe çevirirler.

-------------------------------------------------------

2. TANIMLAMA:

Bir kavramı
n veya varlığın ne olduğunu bildiren cümlelerdir. “Bu nedir?” sorusuna cevap verir ve genellikle “…dir, … denir” gibi ifadeler bulunur.

 

ÖR:

Şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır.

ÖR:

nsanlar arasında anlaşmayı sağlayan bir araçtır dil.Dil olmadan insanların birbirleriyle iletişim kurmaları çok zordur.Dil; sözcüklerden, söz öbeklerinden oluşan canlı bir varlıktır.Sözcükler,dilin anlamlı en küçük parçasıdır.Bu yüzden dilden söz edebilmemiz için sözcüğün olması şattır.

___________________________________

3. Ki

İnsan dışı  varlı
şileştirme: klara insana özgü niteliklerin aktarılmasıdır.

ÖR : Martı

lar, balıkçılarla koyu bir sohbete dalmıştı.

----------------------------------------------------

4. BENZETME:

Kavramları
ya da varlıkları benzer, ortak yönleriyle anlatmaktır.

ÖR 1:

 ÖR 2: Toroslar Çukurova’nı

itimi zor bir iştir.Çünkü onlar beyaz kağıt gibidir.Ne yazmışsan o vardır kağıtta.Beyaz kağıda güzel şeyler yazmak da ,kağıdın hem ön hem arka yüzünü karalamak da mümkün.Bence en güzeli çocuk denen beyaz kağıdı çok güzel yazılar ve resimlerle süslemek.n bereketli topraklarını İç Anadolu’nun bozkırından ayırır. Çukurova’yı at nalı biçiminde kuşatmış bir duvardır sanki.Ovadan bakılınca çelikten dev bir testere ağzını andıran tepeler yaz kış ışıl ışıldır.Geçerken tünelin birinden çıkıp ötekine girer.

 ÖR 3: Ülkemizin her kö

şesi bir cennet gibidir.

-----------------------------------------------------

 5.ÖRNEKLENDİ

RME:Bir düşünceyi inandırıcı kılmak için örneklere başvurmaktır.Soyut haldeki düşüncenin somut hale getirilmesi ve anlatımı görünür ve anlaşılır kılmak için bu yola başvurulur.O konuyla ilgili kitap, yazar ismi olan çeşitli örnekler verilir.

 ÖR 1: Dünya edebiyatı

nda olduğu gibi edebiyatımızda da ölümle ilgili çok güzel şiirler vardır.Yahya KEMAL, “Sessiz Gemi” şiirinde ölümü limandan ayrılan bir gemiye benzeterek anlatmıştır.Ahmet HAŞİM’de merdivenin son basamağıdır ölüm.Cahit SITKI ise 35yaşa sığdırmıştır ölümü.Herkesin ilgiyle okuduğu daha ismi aklıma gelmeyen yüzlerce şiir…

ÖR 2:

şitli diller arasındaki benzerlikler üzerinde durarak kimi sözcüklerin  aynı dilden geldiklerini ortaya atmışlardır.Bazı diller arasındaki benzerlikler gerçekten şaşırtıcıdır.Düşünün İran nerede, İngiltere nerede!Ama Farsça ile İngilizce’ nin benzerliği göze batacak gibidir.Farsçadaki “peder”  İngilizce’de  “father” olmuş, “birader” ise “brother”…Aransa belki daha çok sözcük  bulunabilir böyle.

 ÖR 3: Sanatçı

larımızın çoğu dile gereken önemi vermiyor.Bir yazarın anadilini doğru dürüst kullanamaması korkunç bir şey!Yazarların üslupları güzel de olabilir kötü de;ama dili kötü bir yazar olamaz, olmamalı.Caldwell’in üslubu ile E.Allan POE’nin  üslubu arasında dağlar kadar fark var;ama ikisi de İngilizceyi yanlışsız kullanıyor.

________________________________

6. TANIK GÖSTERME

Yazarı

:
n, düşüncesini kanıtlamak için işlediği konuda söz sahibi olan kişilerin düşüncelerinden,sözlerinden yararlanmasıdır. Konuyla ilgili uzman kişilerin düşünceleri genellikle tırnak içinde doğruda aktarma yöntemiyle verilir.

 

ÖR 1:

Tiyatro,insanları
baskıdan kurtarır. Onların düşünüp de yüksek sesle söyleyemeyeceği şeyleri dile getirir.Açık sözlü bir sanattır tiyatro;hemen herkese seslenir.Onun için de bazı dönemlerde kendinden korkulan ,çekinilen bir tür olup çıkmıştır.Nitekim Gogol’un  “Yüzünüz çarpıksa aynaya kızmayın.O her şeyi olduğu gibi gösterir.” sözü  tiyatronun yasaklandığı bir dönemde söylenmiştir.

 ÖR2: Dünya edebiyatı

,en ölümsüz eserlerini genellikle klasik şekiller ve kurallar içinde vermiştir.Bu konuda Voltair de :“Klasik eserler,anlatımda da klasiklik yakalandığı zaman meydana gelir.” diyor.

ÖR 4:

mıza birçok yönden katkısı olan, edebiyatımızda önemli boşlukları dolduran bir yazarımızdır.Her bir eseri edebiyatımızda bir boşluğu doldurmuştur.Üç ciltlik “Karagöz”,iki ciltlik “Ortaoyunu”  ,yine iki ciltlik “Edebiyat Bilgileri” ,ayrıca “Türk Edebiyatında Roman ve Hikaye”…Bunların hiçbirinin yeri doldurulamaz.

 ÖR 5: Kitap ve yazı

adları her zaman içerdiklerini yansıtıcı bir nitelik taşımayabilir.Dahası içeriklerinin de ötesinde başka kavramlara ,başka alanlara gönderebilir bizi bu adlar.Çünkü kimi yazarlar kitaplarını adlandırmada birden çok anlama ve tasarıma gönderen,çağrışım gücü yüksek adları yeğlerler.Salih Birsel’in “Şiir ve Cinayet”, “Kurutulmuş Felsefe Bahçesi” …gibi kitapların adları bu türdendir.Yine Cemal SÜREYYA’nın “Şapkam Dolu Çiçekle” kitabının adı da böyledir.

___________________________________

 ÖR 3:Roman,hikaye,tiyatro gibi yazı

nsal türler başka dillere çevrilebilir.bu türlerin çevirisi çok kolaydır.Çevirmenin büyük bir çaba göstermesi gerekmez.Ancak şiirin çevirisi mümkün değildir.Paul Valery de: “Şiir,bir dilden başka bir dile  çevrilemeyen şeydir.”demiştir.Eğer şiir başka bir dile çevrilirse ortada şiir denen bir şey kalmaz.

ÖR.4:

___________________________________

7.SAYISAL VERİ

r.Yaratmaksa özgürlükle olur.Gerçek sanatçı eserini şu ya da bu yasanın baskısı altında bırakmaz.Andre Gide “Kalpazanlar” adlı kitabında şöyle der: “Niçin bu kitabı yazdım?Yazmam gerektiği için.Bütün bunları içimde taşısaydım,sanırım rahat ölmezdim” diyor.LERDEN YARARLANMA

şünceyi daha inandırıcı kılmak için istatiksel veriler ve bilimsel sonuçları parçada kullanmaktır.

ÖR 1:

şında kara yoluyla yolcu taşımacılığı geliyor.Bu sektörde yolcu sayısında büyük bir düşüş var.Geçen yılın bu aylarında otobüslerdeki doluluk oranı %87 l %34’l bir gün içinde Ankara’ya gelen yolcu sayısı ortalama 24.000ndayken bu yıl 9.000 na gerilemiş durumdadır.

-------------------------------------------------------

8.İ

LİŞKİ KURMA:

Kar

şılaşılan, yaşanan bir durum veya olay ile daha önce yaşanmış ya da zaten toplumun haberdar olduğu bir başka durum arasında bağlantı kurmaktır.

 

ÖR 1:

Fiyatlara resmen zam yapı
lmayınca lokantacılar da porsiyondaki yemek miktarını azaltma  yolunu tutmuşlar.Elbette azaltırlar.Çünkü önlerinde örneknı artırmış görünmemek için bir tonunu 900 kiloya indirmişti.Lokantacılara ne diye kızıyoruz.Üzüm üzüme baka baka kararır.

 ÖR 2:Bir sanat veya edebiyat eserinin esas etkisi, onu izleyenin bilincinde olu

şan etkidir.Bu eti de sanat eserinin yapıcısına bağlı olduğu kadar onu izleyenlerin gözlerinde kulaklarındadır.İşte insanlara bakarken ve onları  değerlendirirken de aynı mekanizma işler ve bakılan kişinin nesnel nitelikleri kadar değer yargıları, yani kendine özgü algılamaları da etkili olur.Bu genel yargı anne babaların çocuklara bakışları için de doğrudur.

 ÖR 2:Topu topu 68 yı

llık sinema tarihimizi incelediğimizde ilk 46 yıl toplam 648ini,bir başka deyişle her yıla ortalama 14 ştüğünü görürüz.1960’lı yıllar ise sinema tarihimizde bir dönüm noktasıdır.Üretim olarak bakıldığında  yılda ortalama 170ini söylemekteyiz.

----------------------------------------------------

ÖR 3:

Bir gazete Doğ
u Karadeniz’deki toprak kaymasından zarara uğrayanlara, yakınlarını kaybedenlere yardı elinin zamanında uzanmamasının utanç verici olduğunu yazıyor.Yapılan bir araştırmada daha önce de böyle yetersizliklerinşandığı ortaya  konuyor.Utanca alışmışız anlaşılan.yara kendimizin olunca merhem bulunmuyor.

---------------------------------------------------------

9.KAR

ŞITLIKLARDAN YARARLANMA:

Kar

şıt durumlardan yararlanılmasıdır.

 ÖR :

Korku bilmem,hiç yalnı

z gezemem

İcap etse kendi adımı yazamam

Katiplikte gayet yeteneğ

im var

 

Neden böyle

şman görünürsünüzllar yılı dostim aynalar.

--------------------------------------------------------

10.DÜ

ŞSELÖGELERDEN YARARLANMA

Mecaz anlamlı

 

sözlere, söz sanatlarına, benzetme ve kişileştirmelere başvurmaktır. Anlatım özneldir.

11. SOMUTLAMA

somut kavramlarla anlatarak anlatılanı görünür kılmaktır.

 ÖR 1:Şairin işi, kendinin öncekilerin ördükleri duvara bir tuğ

la daha eklemekten başka bir şey değildir.Bu tuğla, kendinden önce gelenlere yaslanarak sağlamlaşır ve kendinden sonrakilerin üzerine bir tuğla daha koyabilmesi için uygun bir biçim alır.

 ÖR 2:

mızın ne güzel bir yansıma yarattığını  anlamak kolay.Onların bir tanesini rast gele çekip alınız;bu öykülerin üzerinde Fransız ve Rus romanlarının etkisi olduğu kadar hepimizin yüreğinde bir halk türküsünün bir hançerr.

-------------------------------------------------------

ANLATIM BİÇİMLERİ

Her  paragrafı

n bir yazılış amacı vardır.

Yazar;bir olay,durum veya düşünceyi doğrudan doğruya ulaştırmayı,bilgi vermeyi amaçlayabilir.

→Önceden yerle

şmiş düşünceleri değiştirmeyi,çürütüp kendi fikrini kabul ettirmeyi amaçlayabilir.

→Olmu

ş veya olması muhtemel olayları yer,zaman ve şahıslarla birlikte verebilir.

→İ

çinde bulunduğu ortamı,gördüğü birini,bir varlığı okurun gözünde canlandırmak isteyebilir.Yani dört farklı amaç taşıyabilir ve yazarın amacıyla anlatım biçimi arasında bir uyum vardır.Amacına göre anlatım biçimini seçer.Bunlar:

 1.AÇIKLAYICI ANLATIM:

 

retmek, bilgi vermek amacıyla yazılan; doğrudan bilgi vermeye yönelik bir anlatım biçimidir. “Neden, niçin, nasıl” gibi sorular cevabını bulur.Genellikle nesnel bir tutum sergiler yazar.Tanımlama, karşılaştırma,alıntı yapma,örnekleme gibi açıklama yöntemlerine başvurulur.Bilimsel yazılarda,düşünce yönü ağır basan fıkra, makale, inceleme, eleştiri, deneme gibi türlerde kullanılır.

----------------------------------------------------→

ÖR 3:

        Umutlanı

İçerim aydınlanıyor,
yorum yeniden.

        Umut zaman demektir.

        Ya

şamak demek.

        Umut, bir çocuğ

un öpen ağzı demek.

 -----------------------------------------------------Mizah,nesneler arası

ÖR 1:

ndaki bağıntıları koparıp dünyaya başka bir açıdan bakmamızı sağlar.Öze,dolayısıyla alışılmış “akılcı düzen”in sezgilerine dayanan bir yergidir.Şaşırtmalar,beklenmedik yaklaşımlar yer değiştirmekle alışkanlıklarımızı

altüst  eder.Zihni ba

şıboş gelişmeye bırakır.

 

ÖR2:

Edebiyatı
n konusu insandır, doğadır;edebiyat bütün alanlarıyla insanı tanıtmaya yönelmiştir.Eleştirinin konusu ise

eserdir; amacı

eseri  tanıtmak ve değerlendirmektir.Edebiyatta dolaysız anlatma söz konusudur.

 ÖR 3:Uluslar arası

düzeye yükselmenin ilk basamağı kendi yurdunu, ulusunu iyi tanımak,onlara ilgi ve sevgi duymaktır.çünkü evrensele giden yol ulusallığın bağrından geçer.Yabancı ülkelerde sevilmek ve sesini duyurmak isteyen bir sanatçı için en kestirme yol eserlerini kendi toprağının özsuyu ile beslemektir.

ÖR 4:

şünceyi,akademik bir konuyu orijinal bir görüşü anlatmak ,bir tezi savunmak konferansın en belirgin amacıdır. Bunun için konferansın dinleyicileri az çok okumuş aydın kimseler olmalıdır ki istenen fayda sağlanabilsin. Çünkü konferans,  dinleyicilerin duygularından, gönüllerinden çok düşüncelerine hitap eder.

 

2.TARTIŞMACI ANLATIM:

Yazarı

n, bir düşüncenin yanlışlığını ortaya koymak amacıyla kullandığı anlatım biçimidir.Öncelikle yanlış bulduğu, benimsemediği fikri ortaya koyar.Sonra bu düşüncenin eksik ve kusurlu yönlerini ortaya koyar.En sonunda da kendi düşüncesinin doğru olduğunu kanıtlar.Önce “tez” ileri sürülür. “diyelim ki,tut ki…”gibi varsayım ifadeleri kullanılarak “Bu fikir kabul edilse bile şu şu eksikleri,yanlışları var.”diye o tezi çürütüp “antitez”ini (kendi düşüncesini) ortaya koyar ve bunu kanıtlamaya çalışır.

Açı

klayıcı anlatım tanımlar, anlamlandırır.

Tartış

macı anlatımsa inandırır.Soru sorma, tanık gösterme örnekleme, sayısal verilerden yararlanma gibi teknikler kullanılır.

 

ÖR 1:

İyi konuşmasını bilen iyi yazmasını da bilirmiş.Konuştuğumuz gibi yazmak olacak iş midir?Yazıda hani bizim konuşmamızın ateşi?Sesimizi de kağıt üstünde gösterebilir miyiz?Yazı
hiçbir zaman konuşmanın tıpkısı olamaz.Konuşurken karşımızdakine başımızın, ellerimizin hareketleriyle, sesimizin türlü yükselmeleri alçalmalarıyla anlatabildiğimiz şeyleri yazıyla anlatamaz, duyuramayız.

 ------------------------------------------------------

3-ÖYKÜLEYİ

Cİ ANLATIM:

Olay anlatı

 

ÖR 2:

Kimi
mına dayanan anlatım biçimidir. Olaylar; şahıs,yer ve zaman bakımından belirtilerek anlatılır.Daha çok geçmiş zaman kullanılır.Amaç, okuyucunun gözünde canlandırmak ve okuyucuyu olayı yaşatmaktır.Olaylar oluş sırasına göre bir dizi halinde verilir ve birbirine bağlanır.Betimlemelere yer veren öyküleyici anlatılmamalara: “betimleyici öyküleme”klamaların yapıldığı, bazı özelliklerin yansıtıldığı öykülemeye de “açıklayıcı öyküleme” denir.şair ve yazarlar, yazdıklarını  anlayabilmek için okurların çaba harcaması

Zorlanması

nı isterler.Bence bu, kendini beğenmişliktir.Yazdıklarımı anlayabilmek için ben zorlanmalıyım.Bence okur, bir kitabı, bir yazıyı okurken salt anlamak için değil okuyup anladıktan sonra birtakım sonuçlar çıkarabilmek için çaba harcamalıdır.

 ÖR 3:Sanatçı

nı, salt gerçeği işlemesi iddia  ediliyor.Bu mümkün müdür?Sanatçının görevi fotoğraf  makinesi olmak mıdır? Gerçeği hiç değiştirmeden anlatmayı denesin.Fakat bu anlatım sırasında kelim seçiminde, benzetmelerde, sıfatları kullanırken nasıl davranacak?Salt gerçeğin ölçüsü nedir, bunu kim belirleyecektir?Sanattaki gerçek salt gerçek değil, olsa olsa sanatın kendi içindeki tutarlı gerçeği ,yani “sanat gerçeği” olur. 

ÖR 4:

tarihi,akımların değil, bireylerin tarihidir.Bu yüzden şair olarak bu akımın içinde yer almak ya da dışında kalmak bence önemli değildir,Çünkü kötü bir şairin bir akıma katılarak iyileştiğini hiç görmedim.Kuşkusuz bunun tersi de geçerli.Şunu da ekleyeyim:İyi bir şairin bir akıma katılmaya hiç ihtiyacı yoktur.

-----------------------------------------------------

ÖR1:

lamadan attı. Haydarpaşa’ya bir bilet istedi.Adamın kaşları çatılıyordu.Bileti aldı ve arkasına döndü.

ÖR2:

şti. Ali ellerini mintanının yakasından sokup koltuk altlarına uzattı. Çıplak dirseklerini göğsüne bastırdı.Karlı bir rüzgar yüzünü, kollarını, pantolonunun yırtıklarından fırlayan dizlerini acıtarak iğneliyordu.

↓                     ↓                          ↓

4-BETİ

MLEYİCİ ANLATIM:

Bir varlığı

n, yerin, kişinin ayırt edici özelliklerini ayrıntılarıyla insanın zihninde canlandıracak şekilde anlatmaktır. Sözcüklerle resim çizme sanatı olup  niteleyici sözcükler (sıfatlar,zarflar ) çokça kullanılır.Yapılan tasvir bir insana aitse buna “portre”nsanın dış görünüşünün anlatılmasına “fiziki portre”şünün, ruhsal yönünün anlatılmasına da “ruhsal portre”şta olmak üzere tüm duyulardan yararlanılır.

İzlenimsel Betimleme:

n betimleme yaparken kendi duygularını,beğenilerini katmasıdır.

Açı

klayıcı Betimleme: n duygularını içermeyen,bilgi verme amaçlı yapılmış betimlemedir.

 

ÖR1:

Kenar mahalleler…Birbirine geçmi
ş, yaşlanmış tahta evler…Kiminin kaplamaları biraz daha kabarmış, kiminin balkonu eğrilmiş,kimi biraz daha öne eğilmiş,kimi biraz daha çömelmiş.Hepsi hastadır;onları seviyorum;çünkü onlarda kendimi buluyorum.

(izlenimsel betimleme)

 

ÖR 2:

Orta boylu,kalı
n  enseli, şişman, çok şişman…Göğsüne kadar çıkan yarım küre şeklindeki bir karın…Bu muazzam gövdeyi başa bağlayan geniş,kısa bir boyun;yuvarlak buğday renginde kansız bir yüz…Ama Cildi yaşına göre taze.Ela gözlerinin yanları kurumamış gibi…(fiziki portre)

 ÖR 3: O hiç

şüphesiz şimdiye kadar tanımış olduğum insanların en sevimlisi ve cana yakınıdır.Öyle ki bu sevimlilik hoşa gitmek istediği anlarda başvurduğu bir fantezi olmaktan çok, mizacını temelli bir özelliğidir. İlk görüşte çevresinde bir sempati havası yaratmasının nedeni belki de budur.İnsanı saran, teselli eden dostluk ve sevgi dolu bir havası vardır.Onun için ona hemen bağlanıvermiş. (ruhsa betimleme )

-----------------------------------------------→

 ÖR 3:Adalar’da oturanlar ak

şam üzeri iskeleye çıkıp gelenleri karşılar,gidenleri uğurlarlar.Gençler arkadaşlarıyla buluşur, yaşılar çay bahçesinde ar5alarında söyleşirler.Saat 9’a gelince herkes evine dönmüş,sofraya oturmuş olur.Adalar’a gezmeye gelen birkaç kişi dışında kimseyi göremezsiniz ortalıkta.

-----------------------------------------------------

 ÖR 4:

n bir tahtta oturuyormuş gibi bir edayla arabayı sürüyordu.Direksiyonu eliyle mi yoksa parmağıyla mı tuttuğu belli değildi.Sağ elini vites kolundan hemen hemen hiç kaldırmadı. Atını şaha kaldıran bir binicinin at ile kurduğu iletişime benzer bir duygu birliği kurmuştur araçla sanki…            

( betimleme + öyküleme)

 ÖR 5: Bursa’yı

arkada bırakıp ovalara daldık. Ağaçlar yarı çiçek, yarı yaprak en güzel çağında.ekin tarlaları göz alabildiğince yeşil.8-10 kilometrede bir çeşme…Her yer sulak.Toprağı azıcık eşseniz su fışkırıyor. Hoşa gitmeyen tek şey yok.

 ÖR 6:

rk yılda bir olsun gülümsemeyen, ters yüzlü, söyleyişi soğuk olduğu kadar tutuk, kıt bir adamdı.Pek duygulu değildi.Bezgin görünmesine karşın yine de sevimli bir görünüşü vardı.Eş dost toplantılarında gözlerinde iyilik parıldardı. Bu yönü hiçbir zaman sözlerinden anlaşılmaz yüzünden okunur, davranışlarında  daha açık bir şekilde belirginleşirdi.

1. 

, ulusun birbiriyle anlaşmasının sesidir. Kara budunun bize söyleyeceği, bizim ona söyleyeceklerimiz var. Ulus işlerini yüklenmiş olanlar ulusa anlaşılır bir dille düşünüp söylemezlerse ulusalcılık bir kuru sözden başka ne olabilir?

Yukarı

daki parçanın anlatımında aşağıdaki aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?  

A)

B)

Tanık gösterme - Tanımlama  Tanımlama - Örneklendirme

C)

D)

E)

Betimleme - Tartışma  Açıklama  - Öyküleme          Tanımlama - Tartışma  

2. 

n adının ‘Dert Yorumcusu’ olması bir tesadüf değil elbette. Hatta bu adlandırma, öyküler toplamının genelinin bir tematik vurgusu olarak algılanabilir. Dertler hep vardır; ancak onları anlatacağınız, başka bir deyişle onları yorumlatacağınız kişilerin kim olduğu önemlidir. Lahiri’nin, dünyasına girdiği ya da girmeye çalıştığı kişiler özellikle ikili ilişkilerde oldukça eksiklik taşırlar. Kaç kişi bir barmene, karısının evlilik yıldönümünde kendisine sadece bir süveter verdiğinden yakınabilir ki?   

Yukarı

daki parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?

 

D)

A) Tartışma                  B) Öyküleme             C) Betimleme        Karşılaştırma            E) Tanık gösterme  

3.

mızın ödevini, sorumluluğunu taşıyıp, “güzel yarınlar” için uğraş verdiğimiz sürece, doğa da insan  da temiz ve mutlu bir dünyada yaşayacak; bilinçli gelecek kuşaklar da hem kendi çağına, hem de yarınlara yönelik, atalarından kalan kalıtı, bir bayrak yarışçısı sorumluluğuyla kendilerinden sonraki kuşağa vermenin huzuru içinde olacaklardır. Gorki, “kuşlar nasıl uçmak için yaratılmışsa, insanlar da mutlu olmak için yaratılmışlardır. der. Düş kurmak bir yana, akılsal eğitim - öğretim sürecini işlevselleştirirsek, ne açlık, ne yoksulluk, ne de savaşlar kalır;  

 

Yukarıdaki parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur? 

 

A)k gösterme

 

D)şılaştırma          E)ma

4.

mda, okuyucuyu biraz yormayı, biraz düşünmeyi istedim. Bu nedenle de, duygu, düşünce ve gözlemlerimi olduğu gibi önlerine sermekten kaçındım. Ve sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanmaya çalıştım. Zaman zaman söz sanatlarına da başvurdum; tabii dilin doğruluğundan ödün vermeden… Ancak romanlarımı bitirdiğim zaman gördüm ki anlamı gizlemek adına, gereğinden çok sözcük oyunlarına yer vermişim.

Bu parçada söz söyleyen yazarı

n kendi eserinde gördüğü eksiklik, aşağıdakilerden hangisidir?

A)Akı

cılık             B) Bütünlük          C)Sürükleyicilik       D)Yalınlık         E) Yoğunluk

5."

raşlardan sonra aldığı bu zam onun rahatlamasına neden olmuştu." cümlesinde anlatım bozukluğunu oluşturan sözcüğü değiştirdikten sonra ortaya çıkan yeni anlatım bozukluğunun sebebi aşağıdakilerden hangisidir?

 

i
B)  Yan cümle yüklemi eksikliği
C)  Ek yanlışlığı
D)  Yanlış anlamda kullanılan sözcük
E)  Tamlama yanlışlığı

6.A

şağıdakilerden hangisinde herhangi bir öğe eksikliğinden kaynaklanmayan bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Öznenin ne olduğ

unu çok iyi biliyor fakat cümlelerde  bulamıyordu.
B) Derdini, bize anlattığın gibi gidip onu çözecek makama da  anlatmasını söyledi.
C)  Genellikle iyi geçinir, dost olurdu ama çok sıkı fıkı olmazdı asla.
D)  Yorum gücü gün geçtikçe azalıyor artık dergilerde pek kabul görmüyordu.
E)  Eserinin önsözünü çok özenerek yazmasına karşılık pek  okunduğunu söyleyemeyiz.

7

ştirdiği romanların, hikâyelerin ince ayrıntıları üzerinde uzun uzun çalışır ve yazarlara doğru yolu gösterirdi."

Yukarı

daki cümlenin anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisi ile giderilir?

 

n" kelimesinden sonra "incelediği" sözcüğü getirerek.
B) "ve" bağlacından sonra "eserini incelediği" söz grubu getirerek.
C) Bağlaçtan önceki yüklem "çalışırdı" şekline getirilerek.
D) "Eleştirdiği" sözcüğü "
eleştirilen" şekline getirilerek.
E) "ince" sözü cümleden ç
ıkarılarak.

8.A

şağıdakilerden hangisinde ünlü düşmesine uğramış bir sözcük yoktur?un rengi sararıyor, kızarıyor bozarıyordu.

B)Ayrı

ntılara olan düşkünlüğüyle tanınan bir fotoğrafçıdır.

C)Olayı

n aslını astarını araştırmadan nasıl karar veriyorsun?

D)Bir fener olup yanmanı

n zamanı değil mi, zaman?

E)

Şair ilk kitabını kızına ikinci kitabını oğluna ithaf etmiş.

 

9. A

şağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemindeşmesi söz konusudur.

A)       Sabretmeyi bilmeyen, ba

şarıyla hiç tanışamaz.

B)      Son derece savruk bir anlatı

mla yazıyorsun.

C)      Olanları

benden hep gizlemişler.

D)      Bı

rak artık ağlamayı, sızlanmayı.

E)      Sı

yrıldım tüm dertlerden ve sıkıntılardan.

 

10. A

şağıdaki cümlelerin hangisinde “ki”nin yazıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A)       Artı

k anladım ki, sensizliğe dayanamam.

B)      

Şimdiki aklım olsaydı, öyle davranmazdım.

C)       Bu durumda kim kime ne desinki!

D)      Bak bizimki yine oyuncağı

nı kırmış.

E)       Bu yı

lki ürün, geçen yılkine göre çok az.

11.A

şağıdakilerin hangisinde “– ki  ” ekinin veya “ki” bağlacın yazımıyla ilgili bir yanlışlık yoktur?

A)       Madem ki gelmeyecektin, niye bizi beklettin?

B)       Masadaki kalemi alı

p cebine koydu.

C)       Desemki, vakitlerden bir nisan ak

şamıdır.

D)      Kenarda ki yoldan gidersek iyi olur.

E)       Soru sorduğ

u zaman, cevaplaki sussun.

12) A

şağıdaki eser - yazar eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

    A )  Ru

şen  Eşref  Ünaydın : “ Atatürk’ü  Özleyiş”

   B )  

    C 

    D ) Erdal  Öz . Allı

    E ) 

 
Falih   Rıfkı  Atay : “Çankaya”Yakup  Kadri: Zoraki  Diplomat  Turnam  Nurullah Ataç _ Günlerin  Götürdüğü

 

 

13.

Gazetelerin ya da dergilerin belli sütunlarında gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan yazlılardır. Bu türde, yazar ele aldığı konuyu kanıtlamak zorunda değildir; okuyucu da yazarın görüşlerine inanıp inanmamakta serbesttir.

Yukarı

daki parçada bahsedilen edebi tür aşağıdakilerden hangisidir?

A)

Deneme      B) kra           C) Makale       D) Eleştiri    E) Röportaj

 

14. 

I. Bugün, diğerlerinden daha farklı bir gün benim için.

       II. Pencerem bir tuvalin çerçevesi gibi, ve bana bu tablo

şimdi    sonbaharı anlatıyor.

       III. Bana böyle davranmış

olması aramıza bir soğukluk girdiğinin göstergesi gibi.

      IV. Birazdan uyuyacağı

m ve yarınımın bugünkü gibi olmasını diliyorum.

       V. Aradan yı

llar geçmiş olmasına karşın o üç sözcük aynı ses tonuyla çınlıyor kulaklarımda.

Yukarı

A) I             B) II          C) III               D) IV            E) V

da verilen tümcelerden hangisi bir “günlük”ten alınmış olamaz

 

15.A

şağıdakilerden hangileri gazeteciliğin ortaya çıkmasıyla gelişmiş türlerdir?

A)Makale-fı

kra-roman

B)Röportaj-

anı-biyografi

C)

Söyleşi-deneme-otobiyografi

D)Fı

kra-makale-röportaj

E)

Gezi yazı-söylev-fabl

 

16.A

şağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A)Arkada

şımın, kan beynine sıçramıştı ve ne söylediğini  bilmiyordu.

B)Çekingen bir yapı

sı olduğundan, risk almayı sevmezdi.

C)Bu hafta, maçları

n hiçbiri berabere bitmemişti.

D)Toplumun belirlediğ

i kurallara herkes gibi sen de  uymalısın.

E)Çiftlikteki atları

n daha iyi bakılması gerekiyordu.

 

17.

  A) Sen bakma onları

“Vurmak” sözcüğ
ü aşağıdakilerin   hangisinde” olduğundan başka bir biçimde  çevirmek veya başka biçimde göstermek”    anlamında kullanılmıştır?n vur patlasın çal oynasın      tavırlarına.

  B ) Sözlerinin son kı

smını vurgulayınca   odadakilerin tavrı  değişti..

  C ) Avda vurdukları

havanlar o gün gözüne   daha   farklı görünmüştü.

 D )  Parası

zlıktan bıkınca o da işi deliliğe vurmaya   başladı.

  E )  Masaya yumruğ

u vurarak, bir şeylerin  değişmesi   gerektiğini  söyledi

 

18 - 

, eserini oluştururken toplumsal  yapıyı   çeşitli  açılardan inceler. 

        Cümlede kaç söz öbeğ

    A ) I       B) 2          C) 3       D) 4       E) 5  

      

 1 9 - -

        Yukarı

Duygusuz ,umutsuz ,derin  bir   uçurum  bu      korku.
i vardır?daki dizede kaç tane türemiş s özcük    vardır?

       A)   1       B)   2     C)  3       D) 4     E) 5      

 

20 - Şimdi gene başka bir örnek alalım ( ) Ataç,

Batı edebiyatından kimleri tutardı ( ) Bu da dikkate değer bir noktadır ( ) Bakınız bunlar kimlerdir ( ) Apuleius, Lukianos, Terentius ( )

                Yukarı

   A) (:), (?), (.), (:), (!)       B) (.), (?), (.), (.), (.)   

    C) (.), (?), (.), (,), (...)       D) (:), (?), (.), (.), (...)  

  E ) (:), (?), (.), (:), (...)  

21)

da parantezle belirtilen yerlere, sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri getirilmelidir? ( Hatıra türündeki yazılarda aşağıdaki özelliklerden hangisi aranmaz?

 A)Ya

şananları günü gününe yazma.

  B ı

Geçmişte yaşananları yansıtma.

  C ) Birinci ki

şi ağzından anlatma.

  D ) İ

çtenlikle yoğrulmuş bir anlatım benimseme.

  E ) Gözlem ve izlenimleri aktarma.

 

22 )

Babamı
n anlattığına göre sıcak bir yaz gecesi doğmuşum. Kara kuru bir çocukmuşum. Bu yüzden çocukluğumda çok sevilmezmişim. Ben bunları pek hatırlamıyorum tabi. Hatırladığım en eski şey babamla at sırtında yaptığım gezilerdir. İlkokulu köydeki birleştirilmiş sınıfta bitirdim. Doğrusu beş yılın sonunda ancak okumayı öğretebilmişti öğretmenim bana. Sonra kasabadaki ortaokula gittim. Orada bir şeyler oldu sanki bana. Bir okuma aşkı sorma gitsin. Gelsin öyküler, gitsin romanlar..… Ortaokul bittiğinde neredeyse bütün klasikleri okumuştum.

Bu parça a

şağıdaki yazı türlerinin hangisinden alınmış olabilir?

A )

 D) Biyografi           E) Makale

 

23 ) A

A)

Günlük            B) Deneme     C) Otobiyografi         şağıdaki cümlelerden hangisinde ünsüz değişimine örnek gösterilemez? Hastalığının çaresi olmadığını o da biliyordu.

B)Banyodaki tarağı

n dişlerinden biri kopmuştu.

C)Doğ

anın bize sunduklarından yararlanmayı bilmeliyiz.

D)İş

çiler kışın soğuğunda tarlalarda çalıştı.

E)Gücümüzü birlikte hareket etmekten alı

yoruz biz

 

-24 

  İ

Aşağıdaki cümlede  bırakılan  boşluğu  anlam bakımından  en uygu  biçimde  tamamlayan cümle hangisidir nsanın  kendi ,,,,,,,,, gelişmesine ve başarısına katkıda bulunur.

  A ) Psikolojik ve  sosyolojik

  B ) doğ

al ve sosyal  çevresinin

 C ) dürtülerini  kontrol edememesi

 D ) özelliklerinin  farkı

nda  olması

E ) dü

şüncelerine  değer vermemesi    

 

 25  – I.  Sürekli  parlayan  güne

şi  sayesinde

        II. yarı

madanın  güney  ucunda

        III.  binlerce  turisti kendine  çekiyor

      I V.  pek çok  ülkeden

       V.  yer alan

şehir.

Yukarı

daki  sözler, kurallı  ve  anlamlı bir  cümle biçiminde  sıralandığında  hangisi  baştan birinci   olur  AKSOY

                                                   Türk Dili ve  Edeb. öğ

retmeni

 

1E  2A  3C  4D  5C  6D  7B  8D  9E  10 C  11B  12E  13A  14E  15D 16A   17D 18D  19D  20E  21A   2 2C  23C  24D  25B

A ) I..      B ) II       C ) III.        D) IV      E ) V.   E   

ALİ

Roman yazarı
?
 
bir ünlü dü

 A)Çocuğ

A) "romanları
''Ele
A) Tümleç eksikliğ
Uzun uğ
Bu romanı
Tartış
Kar
Öyküleme                B)Betimleme     C) Tanı
Kendi çağı
Kitabı
Öz Türkçe
Minibüsün sürücüsü altı
Yazarı
Yazarı
denir.Betimlemede gözlem ba
,iç görünü
denir.İ
Gökten ince dökülen kar tipiye çevirmi
Nefes nefese istasyona indi.3.5 trenini sorup bir çeyrek daha bekledi.Üst üste üç sigara içti.Üçüncüsünü yarı
Türk edebiyatı
denir.Açı
Bilimsel bir dü
Öğ
i
vardı
Genç öykücülerimizin yüreklerinde halkı

Soyut kavramları

bildiğ
ya
film ve toplam 1730 film çevrildiğ
film dü
film çevrildiğ
var.Bir zamanlar hükümet de kok kömürünün fiyatı
civarı
civarı
tür.Yine geçen yı
iken bu yı
Ekonomideki krizden en çok etkilenen sektörlerin ba
Sanat yaratmaktı
Cevdet KUDRET, edebiyatı
Dil bilimciler, çe
Çocuk eğ
İ
günü gününe yapardı
 
  Bugün 3 ziyaretçi (29 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol